26 Haziran 2008 Perşembe

ÖLÜMÜNE AŞKLAR(efsane)

İnsanlar arasında ilk aşk, Adem ile Havva arasında başladı. Adem, Havva' yaöyle bir tutkuyla bağlandı ki, şeytanın Havva' yı kandırdığını; yasak meyve olan elmayı yiyerek cennetten kovulacağını ve bir daha bire bir Tanrı ile konuşamayacağını anlayamadı. Havva' nın kışkırtmaları sonucunda yasakmeyveyi yedi ve ikisi birlikte cennetten kovularak dünyaya sürüldü.
Yaratılmışlar arasındaki ilk aşk budur, tarihte sürgüne uğramış ilk aşk tabudur.
Dünyaya ayak bastıklarından sonra çocukları oldu, büyüdüler. Buçocuklarından Habil ile Kabil' e birer eş bulup evlendirdiler.

Evlenmesine evlendirdiler ama, tarihte ilk aşk isyanı Kabil' den başladı ve annesiylebabasına kafa tuttu, "Habil' in karısı güzel; benim ki neden çirkin?"diyerek ortalığı birbirine kattı. Bu arada şeytan da cennetten kovulmuş vedurmadan Kabil' i kışkırtıyor, içinden de, " Siz insansınız, siz üstün yaratıksınız ha, ben size gösteririm benden üstün olmak, Tanrı ile aramı açmak ne imiş!"diyordu.

Kışkırtılan Kabil, durmadan Habil' in eşini taciz ediyordu, işi o kadarileri götürüyordu ki, anne ve babasına hakaretler yağdırıyor, kavga etmekiçin bahaneler arıyordu.
Bir gün Habil' in karısını taciz ettiğinde, Habil kardeşinin hakaretlerinedayanamayarak kavga etmiş ve bu kavga sonunda Kabil, Habil' i öldürmüştü. Bu olay insanlığın ilk kanlı ve ölümle biten ilk aşk cinayetidir.


Bugün bütün çektiklerimizin temelinde, Havva' nın Adem' i kandırması yatmaktadır. Aksi takdirde, hala insanlar cennette yaşıyor olacaklardı vebugün çekilen acıların hiçbiri çekilmeyecekti...Eğer insanlar bugün bile aşk cinayetleri işliyorlarsa, Kabil' i örnek aldıklarındandır.
Bütün bunlar şeytanın üstün başarısıdır.
Daha sonraları, çok güzel bir insan olan Yusuf'un başına aşk yüzündengelmeyen kalmadı. Mısır kraliçesi Yusuf' a aşık olur, bu dedikodular üzerinekraliçe, Mısır' ın kalburüstü insanlarının eşlerini, sadece kadınları sarayadavet eder. Ellerine birer elma ile birer bıçak verdirir ve onlar elmalarınısoymaya başlarken Yusuf'a seslenir ve içeri girmesini söyler.

Yusuf içeri girince, elmayı soyan kadınların elinden bıçak kayar ve avuçları enine olmaküzere boydan boya kesilir.
Avuçlarınızın içine lütfen bakın, gördüğünüz derin çizgiler o bıçaklarınizleridir ve onların cerimesini de biz çekmekte ve bu izi avuçlarımızdataşımaktayız.
Bir gün güzel kadınlarla evli, maddi durumu iyi olan insanların çok mutluolduklarını gören ve diğer güzel olmayan kadınlarla evli ve fakir olaninsanlar Tanrı' ya topluca şikayete giderler. Derler ki, " Yüce Tanrımız,onlar hep güzel kadınlarla evliler, hepsi zengin, çocukları güzel giyiniyor,güzel yaşıyorlar; onlara neden çok akıl verdin, neden bizim aklımız kıt?"Tanrı, bütün akıllara emir verir; akıllar başlardan dışarı çıkar ve yere dizilirler. Tanrı der ki, herkes beğendiği aklı alsın, herkes gider yinekendi aklını alır.
İşte o gün bugündür, kimse akıl danışmaz, herkes kendi aklını beğenir ve sil baştan en başa dönülür, ta ilk insanların ilk aşklarına, ilk cinayetlerine,sevgisizliklerine, aşklarına dönerler ve milyonlarca yılın sadece tekrarını yaparlar.



Gelelim günümüzün ölümüne aşklarına; günümüzde hep görürüz aşkları, iştebasından örnekler : Adam, eşini başkasıyla yakalar, cinnet geçirir ve ikisini birlikte, ya da sadece eşini öldürür. Kadın, dostu olan eşini geceuyurken bıçaklayarak öldürür. Sevdiği adamla birlikte yaşamak için evlikadın, gece uyuyan eşini dostuyla birlikte öldürür.

Eşi evi terk edince,adam intihar eder. Üç çocukla ortada kalan kadın eşinin dostuyla kaçtığınısöyler. Eşini başka erkeklere peşkeş çeken koca yakalandı. Eşini döverekzorla pavyona satan koca yakalandı. Eşi tarafından terk edilen kadın,çocuklarının uyuduğu bir sırada cinnet geçirerek evi yaktı, kendisi de fecişekilde can verdi. Karı koca başka bir evde, başka bir karı kocayla birliktealem yaparken komşuların şikayeti üzerine gözaltına alındı.
Bütün bunlar, son bir kaç gün içerisinde okuduğum gazetelerden başlıklar...Bu örnekleri çoğaltmak, değişik şekillerde anlatmak mümkündür.Ancak görülmektedir ki sevgi dolu, mutlu bir aile olmak çok zordur. Evlenmiş olmak için evlenenlerin, ya da evlenmeyi bir güvence sananların, nikahta keramet vardır diyenlerin ettikleridir bunlar.
Ölümüne aşklar yok mudur, mutlaka vardır; ancak çok azdır. Bizimanlattığımız geniş bir kitledir, halktır. Evlenmeyi, bir cinsel dürtülerin giderileceği yer, bir güvence, çocuklarım olur, gün olur severim, durumu iyi, bana bakar şeklinde algılamamalıdır.
Bu nedenledir ki, ekonomik özgürlüğünüzü elde etmeden, birbirinizi çok, amapek çok sevmeden, çok iyi anlaşacağınıza inanmadan asla evlenmeyiniz!
Öyle bir yaşam kurunuz ki, bu ölümüne bir aşk olsun; yuvanızda huzur,mutluluk, sevgi, saygı, karşılıklı güven, özveri, dayanışma, iyi ve kötügünde sahiplenme olsun; bunların birisi bile asla eksik olmasın!
Hepinize gönül dolusu mutluluklar, ömür boyu sürecek; 'ölümüne aşklar'diliyorum!.
Erdem Erkin